NE MÜLTECİLİK VE NEDE GÖÇ SUÇ DEĞİL,NEDEN OLANLARDIR SUÇLU OLANLAR”!..

Bugün Ege’nin iki yakasında yaşanlar insanlığa karşı işlenmiş tarihi suçtur. Kuşkusuz göç insanlık tarihi kadar eski ve yeni olmayan bir...

Bugün Ege’nin iki yakasında yaşanlar insanlığa karşı işlenmiş tarihi suçtur. Kuşkusuz göç insanlık tarihi kadar eski ve yeni olmayan bir olgudur. İnkar edilemez vede önlenemez bir gerçekliktir. Göç ve mültecilik insanlık tarihinde kuşkusuz yeni değil ilkte değil, tarihi bir durumdur. Maalesef bu makaleyle insanlık tarihinin bu evrimini anlatacak değilim. Ama bunun tarihte farklı neden ve gerekçeleri oldu. Bundan sonrada bu neden ve gerekçelerle giderekte büyüyerek ilerleyeceği önlenemez bir olgudur. Dün olduğu gibi bugünde bunun nedenleri ; ekonomik, siyasal, devletler arası savaşlar, beyin göçü ve geçici nedenlerle insanların doğup büyüdüğü ve yaşadığı topraklardan göç serüvenleri oldu. Bundan sonrada olmaya devam ediyor! Bugün Afrika kıtasındaki bir çok ülkesinden insanın doğdukları topraklarda ekonomik olarak iş ve yaşama olanakları olmadığı için çeşitli yol ve yöntemler ile Avrupa’ya daha iyi bir yaşam için akını var. İtalya üzerindeki göç biliniyor ve Avrupa İçin önlenemez bir olgu olduğunu bilmeyen yok! Bu yollarda yaşamını yitiren insanların sayısını bilen bile yok ve bütün bu durumu bilen insanların buna rağmen yaşadığımız yerlerde zaten ölmüşüz ya karşıya geçerek bir yeni yaşam şansımız olur, yada ölürüz deyip ölümü göze almaktan korkmadan akın eden ve önlenemez bir göçmen akını ortada. Almanya’dan Amerika’ya veya Avrupa içinde beyin göçü küçümsenmeyecek bir realite olduğu biliniyor. Almanya kendi ülkesindeki bir çok mesleki alan için bir milyona yakın bir açıktan yakınıyor! Ama dışarıdan beyin gücü talep ederken kendi yetiştirdiği insanın ekonomik olarak ücret yetersizliğinden ötürü ülkeden çıkışını önleyemiyor. Yaşlı Avrupa bir çok alanda geleceğinin insan kayıbı olduğu ve bu kıtada gelecek için endişenin olduğunu bilmeyen yok! Son on yıldır Orta doğruda başgösteren Ortadoğu BAHARI’nın rüzgarlarının dinmeyen etkilerininde bugün Avrupa’ya karşı bir kasırgaya dönmüş durumda. 2015’te bir milyonu aşan bir göç deyim yerindeyse Başta Almaya ve öteki Avrupa’ya büyük bir şok etkisine neden olduğunu bilmeyen yoktur. Ama biliyoruz ki, bu oran Almanya İçin çokta abartılı olmadığı ve bu insan göçünün önemli bir kesimini kendi ekonomisinin ucuz işgücü vb alanlarında eritmiş olduğu ortada. Öteki Avrupa ülkelerinin ekonomik durumları sıkıntılı olmasına karşın sorun kısa sürede çözülmüştü. Kuşkusuz bu göçün öteki yüzü ve bu göçlere neden olan madalyanın öteki yüzünüde görmek durumundayız. Başta Suriye olmak kaydıyla Libya’da ve Afrika vb ülkelerdeki savaşı çıkaran kim? Bu savaşın arkasında olanlar kim? Bu alandaki İŞİD vb terör örgütlenmesini yaratan ve yıllardır besleyenler emperyalist güçler kim? Bu yüzünü bilen milyonlarca insanında haklı olarak kendi yaşam alanlarında yaşamlarına karşı açılan bu savaşın taraflarının ülkelerine akın ediyor olmalarıda doğaldır. Bu ülkelerdeki insanların evini başına yıkanlara ve arkadan her türlü destekle besleyen ve savaştıran Avrupa Emperyalistlerin rolüde ortada. Göçü istemiyoruz diyenlerin öncelikle göçün nedenlerini ortadan kaldırılması gerektiği ortadadır. Öncelikle; Suriye’de ki bütün işgalci Emperyalist gerici faşist güçlerin ülkeyi terk etmesi sağlanmadan. Buradaki halkların ve farklı inanç gruplarının birliktelik içinde ortaya koyacakları iradeye saygılı olarak yaklaşım içinde olmadan. Evini ve yaşam dinamiklerini tahrip etmiş olduğunuz insani ihtiyaçlarını yaratmadığınız sürece göçün önü alınamaz. Çok geriye ve uzaklara da gitmenin gereği yok. On yıl önce Almanya’da ki Suriyeli insan sayısı bilinmezken bugün bir milyonu aşan bir rakam ile karşı karşıyayız, Türkiye’de beş milyona yakın bir göç varken on yıl önce bu oran yok denecek boyuttaydı. Bu göçü yaratanlar bunun sonuçlarınada katlanmak zorunda oldukları ortada ve bundan kaçmayada gücünüz yetmiyor. Bugün Yunanistan’ı suçlayanların dün aynı saldırıları bir çok Suriye sınırında görmedik mi? Farklı değildiniz! Daha bir hafta önce Maraş’ta 78 yılındaki Allahu ekber nidaları ile binlerce insanı öldüren görüntüleri yeniden ELBİSTAN’da yaşamadık mı? Zorla otobüsle sınıra taşıyan, sınır açık size bakacak değiliz artık diyerek mayın tarlalarına sürülen tel örgülerin kıyısına Meriç nehirininin kıyısına oradan Yunan adalarına geçin diyen bir devletin resmî olarak güpegündüz insanları karşıya zorlayan bir insanlık dramını yaşıyoruz. Savaş alanında sıkışan ve yanlış politikanın faturasını savunmasız sivil insanların sırtından bir şantaja çevirmek için koz olarak kulanan bir durumu görmeyen yok. "Eğer sizin meydanlarınızda, caddelerde, sokaklarınızda dilenciler olduysak.. Eğer sizin işyerlerinizde, atölyelerde, tarlanızda kaçak işçi olduysak.. Eğer sizin kıyılarınıza, kumsala, plajlarınıza cesetlerimiz vurduysa.. Özür dileriz” hayır özür dilemesi gereken o sınır boylarına sürülen sizler değil, sizin oralarda ölüme süren Emperyalistlerin çıkarlarıdır. Ne mültecilik ve nede göç suç değil, buna neden olanlardır suçlu olanlar. Evlerini yıktığınız insanlara duvarlar örerek suç işliyorsunuz. Sınırları açın! Savaşın nedenlerine karşı savaşılmazsa göçler de önlenemez ve kıyılara vuran ALAN KURDİ’lerin donmuş bedenleride bitmez... Saygılarımla Hüseyin y